‘Kurtuluş vesikası’ almak için biraz muhasebe…
Mehmet Ali Elmacı

‘Kurtuluş vesikası’ almak için biraz muhasebe…

İki arkadaş Hac’ca giderler. Arkadaşlardan bir tanesi biraz uyanık öbürü de oldukça safmış. Hac dönüşü hediyeler falan derken uyanık olanı arkadaşına şaka yapmak istemiş ve bir plan kurmuş kafasında.
Saf olanına demiş ki;’yahu herkes belgesini almış, ibadetlerinin kabul edildiğine dair evrak çıkarttırmış. Sen aldın mı?’
Saf olanı şaşırmış;’ hayır ben öyle bir şey almadım, kimden alacağız ki o belgeyi?’diyerek masum masum bakmış uyanık arkadaşının yüzüne.
‘Allah gönderiyormuş ibadetini kabul ettiği kullarına’ diyerek dalgasını geçmeye devam etmiş uyanık adam.
Saf adam hüzünlenmiş birden. Ağlamaklı olarak ayrılmış oradan. Ve yola düşmüşler. Her konakladıkları yerde elini Allah’a açıp yalvarıyormuş; ‘Ya Rabbi ben ibadetimi eksik mi yaptım? Neden benim ibadetimi kabul etmedin?’ diyerek ağlıyormuş.
Dönüş yolculuğu devam ediyor ve her namazının arkasından gözyaşlarıyla Allah’a yalvarıyor, her konakladıkları yerde de uzun uzun ağlıyormuş.
Derken…
Bir yalvarışın ardından adama Rabbinden bir lütufla yeşil bir varaka verilmiş. İbadetinin kabul edildiğine dair kurtuluş vesikası…
Adam sevinmiş, bu kez sevinçten ağlamış ve Yaradanına şükretmiş. Koşarak arkadaşının yanına gelmiş ve kendisinin de belgeyi aldığını ve artık kendisinin de ibadetinin kabul edildiğini anlatmış arkadaşına.
Arkadaşı şaşırmış aslında. Tabi bir şey de diyemiyor… Yaptığı şeyden utanmış ve samimi bir şekilde yapılan duanın karşılığının gerçekten alınabileceğinin de farkına varmış.
Şimdi yazıya neden böyle bir hikaye ile başladığımı merak ediyorsunuz değil mi?
Malum mübarek Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz ve bayram sabahı da kalplerde de olsa ‘kurtuluş vesikamızı’ almış olacağız.
En azından böyle bir temenni ile oruçlarımızı tutmuş olalım.
İsterseniz hikâyede anlatıldığı şekliyle tasavvur ederek böyle bir belgeye hak kazanabilecek miyiz? sorusunu yöneltelim kendimize.
Ve birazcık muhasebe…
Zengin iftar sofraları bize bu belgeyi alma yolunda çok büyük adım olamayacağından başlayabiliriz. Zira bizim yediklerimizden ziyade, yedirdiklerimiz konuşacak bu belgeyi alabilme konusunda.
Düşünün hele…
‘Aman çorbayla karnımı doyurmayayım’ hesabı yaparak iki kaşık çorba aldıktan sonra tabağı garsona uzatmak ne kadar yardımcı olabilir bu konuda bize.
Hâlbuki, muhteşem bir aç gözlükle nerdeyse dolu tabağı çöpe gönderirken, bu tabağın birkaç kaşığına ihtiyacı olan insanlar gelebildi mi aklımıza?
Sadece aç kalabilmek adına yapmamışsak bu ibadeti…
Kılınan namazlar, okunan Kur’anlar, yapılan dualar bizi Ramazan sonrasındaki yaşamımızın da düzene gireceğinin bir habercisi olmalı.
Şöyle ki; Ramazan ayında yapılan ibadetler, en başından Müslüman olduğumuzu hatırlatmalı ve bu yaşam şeklinin Ramazan ayından sonra da devam etmesi gerektiğinin farkına vardırmalıydı bizleri.
Dedim ya…
Sadece aç kalabilmek yetisi! değil, benimsediğimiz bu yaşam şeklinin(Müslüman olmanın) hayatımızın her alanına hükmetmesi ve dini kendimize uydurmak yerine kendimizi dine uydurmak gerektiğini hatırlamış olmamız lazımdı.
Ticaretten tutun da birbirimizle olan ilişkilerimize kadar hayatımızın her alanına Ramazan ayı vesilesiyle bir düzen gelmeli ve yeni bir sayfa açmalıydık.
Ancak hayatımızda bu şekilde yenilikler yaparak alabilirdik ‘kurtuluş belgesini’.
Sanırım şimdi azıcık da olsa düşünmeye vaktimiz vardır. 
Lütfen bir muhasebe yapın…
Ve bu belgeyi almaya hak kazanabilmek adına neler yaptığınızı gözden geçirin.
Göreceksiniz bu şekilde sosyal yaşama yansıyan samimiyet, bugün çözmek için milyar dolarlar döktüğümüz sorunları kendiliğinden ortadan kaldıracaktır.
Temennimiz de her Müslüman’ın bu belgeyi almaya hak kazandığını görmek olsun. Ki bunu Ramazan sonrası günlük yaşantımızda fark edebilelim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Ahmet Köseoğlu TYB Konya Şubesinde Yeniden Başkan Seçildi
Ahmet Köseoğlu TYB Konya Şubesinde Yeniden Başkan Seçildi
BİR ŞAİRİN SERENCÂMI; KURGANLAR - Mustafa Uçurum
BİR ŞAİRİN SERENCÂMI; KURGANLAR - Mustafa Uçurum