“Gül yüzünü rüyamızda görelim ya Resulallah” en sevdiğim ilahinin başlangıç ifadeleri böyle.

Rü’yetullah (Allah’ın rüyada veya bu dünyada görülüp görülmeyeceği) meselesi kelamın en çetrefil konusudur. Bu konunun bir uzantısı olarak da Hz. Peygamber’in Rüya’da görülüp görülemeyeceği meselesi de tartışılmıştır. Rüyada Hz. Peygamberin görülebileceği hususu Hz. Peygamber’e nispet edilen bir hadisle izah edilmiştir: “Beni rüyasında gören, gerçekte beni görmüştür. Çünkü Şeytan benim suretime giremez.” Şeklindedir.

“Peygamberlerin rüyaları hariç hiçbir rüya hakikat adına bağlayıcı hiçbir hüküm ifade edemez,” hükmü de Ehli Sünnet’in en temel anlayışından biridir.

Bu durumda rüyaların gören kişi açısından bir manevi değeri olabilir, ancak bu rüyanın bilgisel ve başkasını bağlayıcı hiçbir değeri yoktur. Hz. Peygamber’i rüyasında gördüğünü söyleyen birisini yalanlamak için elimizde bir belge olamayacağına göre, “Allah mübarek etsin” demekten başka da yapılacak bir şey yoktur.

Hz. Muhammed (sav) ile bir Müslüman irtibata geçebilir mi? Elbette geçer. O’nun Siretini ve Sünnetini takip etmek, getirdiği Kur’an’a tabi olmak Peygamberle birlikte olmak, onunla ayık halde temasta bulunmak anlamına gelir ki; günümüzde tartışılan mesele bakımından konuyu ele alacak olursak: Hz. Muhammed ile (sav) gerçek hayatta temas kurmaktan kaçınanlar, bu eksikliği rüyalarda temas kurarak gidermeye çalışıyor anlamı çıkar. Bu  da topu taça atmak kabilinden bir şeydir. Şöyle söyleyeyim. Adam yaptığı işin Kur’an, Sünnet, İcama-i Ümmet ve Kıyası Fukaha çerçevesinde meşruiyetini ortaya koymaya cesaret edemiyor. Açık ki bu esaslar çerçevesinde yaptığına bir cevaz bulamayacak. O zaman Hz. Peygamber ya onun ya da başka birinin rüyasına girer ve o konu hakkında bir işaret ya da emir talimat verir. Onlar da Hz. Peygamber’e uyma ihtiyacını gidermiş olurlar.

Bu konunun en meşhur örneği Türkçe Olimpiyatları konusunda yaşandı. Olimpiyatların “kutsal cihad” kıvamında sunulmasına dayanamayan bir kaç “hoca efendi,” organizasyonların meşruiyetini tartışmaya açınca, bu konuda zahir İslami kaynaklardan delille mevzuyu savunmak yerine Fethullah Gülen, kendisine gelen mektuplardan hareketle organizasyonun yapılış şeklinin “sünnete” uygunluğunu ifade etmeye çalışmıştı: “Olimpiyatlara katılanlar, orada Hz. Muhammed (sav)i gördük diye  mektup göndermişler. Bunları görünce acaba yanlış mı yapıyoruz diye az da olsa oluşan endişem gitmişti” mealinde bir açıklama yaparak, zımmen Peygamberimizin “takriri sünnet” kıvamında bir cevap verdiğini de ifade etmiş oluyordu. Ne takriri sünnet ne kelime.  Bizzat katıldığına göre “fiili sünnet” konumuna gelir ki bu sünnetin en sağlam olan şeklidir.

Geldiğimiz noktada rüyada Hz. Peygamber’i görmek, ondan talimat almaktan öteye geçmiş; ayıkken uyanıkken Hz. Peygamber’i görmek ve ondan (onun suretinden) bazı icazetnameler almak noktasına gelmiştir ki, İslam’ın hiçbir anlayışında Hz. Peygamber’in hayatın akışına bu şekliyle müdahale edebileceği söylenmemiştir.

“Hz. Peygamber tiwiterleri ikiye katlayın diyor, ne diyorsunuz” sorusuna, Sayın Gülen “öyle yapın” cevabını veriyor. Velev ki o rüya doğru. Bu rüyadan hareketle “Hz. Peygamber’e uyuyorum” diyerek tivviter’e yüklenilmesi hiçbir şekilde caiz olamaz. Caiz olamaz çünkü Hz. Muhammed (sav) ne rüyada ne dünyada Kur’an’a ters bir emir vermez, tavsiyede bulunmaz. Tivit’e yüklenip rekor kırmak, çoğunluğun doğru olacağı anlayışını zımmen kabul anlamına gelir ki; Kur’an ekserennas (insanların çoğunluğu) hak üzere olmaz hükmünü verdiği gibi; hakikati ne oylamaya sunar, ne de çoğunluğa göre ayarlar. Hakikat biricik olarak ortada durur. O Kabe gibidir. Oynamaz, kıpırdamaz. Arayanlar onu bulur, onun etrafında dönüp dolaşır.

Müslümanlar bilginin kaynağı ve değeri konusunda dikkat kesilmeyince, böylesi savrulmaları yaşamaya mahkumdur. Bu tartışmaların bir siyasi mücadele zemininde gündem oluşturması da işin en trajik yönüdür.

*********

İBRETLİK:

MERSEDES’E Mİ BİNERDİ, KAMYONETE Mİ BİNER?

“Bugün Peygamberimiz yaşasaydı mersedes’e binmez miydi?” şeklinde piyasada dolaşan bir soru vardı.  O meşhur ve meşum sorunun cevabını Samanyolu TV’de yayınlanmakta olan Şefkat Tepe isimli dizide “senaristler vermiş. Hz. Peygamberi Kamyonete bindirmişler.

Şefkat Tepe'de ağır yaralı Serdar komutanın Hz. Muhammed'i gördüğü rüya sahnesi sosyal medyada tartışma konusu oldu.

ABD YAPIMI KAMYONET KASASINDA

Askerler ayakta Hz. Muhammed'i, Amerikan yapımı eski kamyonet kasasında üstü örtülü ve içinde kelime-i tevhid yazılı oturakta bekliyor.

Sungurlar ekibinin başındaki isim olan Serdar üsteğmen "Sungurlar timi acmize fakrimize mukabil Allah rasulü birazdan aramıza teşrif edecek. Kemali edeble efedimizi bekliyoruz. Ve birlikte salavati şerif getiriyoruz." diyor.

IŞIK HALESİ YANLARINDAN GEÇİP KAMYONET KASASINA GİDİYOR

Hz. Muhammed için sıraya geçen tim, hep bir ağızdan salavat getiriyor. Kordon Celil, "Ya Rasulalllah vatanımıza hoş geldiniz" diyor. Şahin komutan da yere diz çöküyor. Gökyüzünde beliren ışık halesi kasaya geliyor ve askerlerin yanından geçiyor. 

Daha sonra ışık halesinin bulunduğu kamyonet hareket etmeye başlıyor. Sungur timi peşlerinden koşuyor. Bir süre sonra araç duruyor. Serdar üsteğmen aracın altında yaralı olarak çıkıyor.

SERDAR KOMUTANI İYİLEŞTİRİYOR

Yayılan ışık, komutanın kafasındaki yaraya giriyor ve iyileştiriyor. Ardından Serdar üsteğmen rüyasından uyanıyor.

GÜLEN'İN HZ. MUHAMMED RÜYALARINA GÖNDERME Mİ?

Fethullah Gülen’in yayınlanan ses kayıtlarında Hz. Muhammed’in cemaat mensuplarının rüyasına girdiğine dair ifadeler yer almıştı. Temmuz ayındaki bir sohbetinde Gülen, "Hazreti Peygamber Türkçe Olimpiyatları'na katıldı, bunu da birçok gönül eri gördü" demişti.

"PEYGAMBER EFENDİMİZ SOSYAL MEDYADA TWEETLERİ İKİYE KATLAYIN BUYURDU"

Geçtiğimiz haftalarda internete düşen ses kayıtlarında Fethullah Gülen’le konuşan ve rüyalara dair rapor veren kişinin “Peygamber Efendimiz sosyal medyada tweetleri ikiye katlayın buyurdu; beraber buyurmuşsunuz. Bir de toplu namazlara iştirak etmişsiniz hocam” sözü çok konuşulmuştu.  Gülen’in de buna yanıt olarak "siz de öyle yapın" dediği iddia ediliyor.